COVID-19’la birlikte hayatımızda büyük değişiklikler oldu. Milyonlarca hane tüketim alışkanlıklarını değiştirdi. Kamusal yaşamın günlük işleyişi ile ilgili kısıtlamalar devam ederken, çoğu aile evde daha fazla zaman geçirmeye başladı. Bu durum insanların çalışma ve boş zamanlarını geçirme şekillerini etkiledi. En büyük değişiklik ise yemek alışkanlıklarımızda oldu. Şimdiye kadar öğünlerimizin çoğunu işte, yollarda veya restoranlarda yerken, COVID-19 salgınıyla birlikte evlerimizde daha sık yemek yemeye başladık.
Tüketiciler eskisinden daha seyrek alışveriş yapmaya başladılar, dolayısıyla bir seferde aldıkları miktar arttı. Dışarıda yeme sıklığı büyük ölçüde azaldığı için evde daha fazla yemek yapmaya başladılar. Ayrıca, COVID-19 sebebiyle birçok ailenin geliri azaldı. Bu, onları hem daha uygun fiyatlı ürünlere yöneltti, hem de daha bilinçli tüketim ve gıda israfı konusunda da duyarlı davranmalarını sağladı. Tüm bu davranış değişiklikleri sebebiyle, gıdaların raf ömrünü uzatmak daha önemli hale geldi.
Biyokoruyucu kültürler, ürünlere doğal yollarla daha uzun bir raf ömrü sağlayabiliyor. Tüketicilerin doğal gıda talebini karşılarken, gıda israfını da azaltıyorlar. Özel olarak seçilmiş laktik asit bakterileri, bozulmayı geciktiriyor, ürün daha uzun süre aynı lezzetinde kalıyor. Süt ürünleri, et ürünleri, salatalar gibi birçok uygulama alanı olan biyokoruyucu kültür uygulamalarıyla ilgili daha fazla bilgi için bize ulaşabilirsiniz.
Chr. Hansen olarak biyokoruyucu kültürlerimizle verimliliği arttırıp, daha sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmaları için üreticileri desteklemekten onur duyuyoruz.
Mar 15. 2021 02:43 GTM
